Zekat

Zekât Nedir?

Zekât, İslam dininde farz (zorunlu ibadet) olarak kabul edilen mali bir ibadettir. Toplumsal adaletin sağlanmasında önemli bir araçtır. Arapça’da “temizlenme” ve “artma” anlamlarına gelen zekât, nisab miktarına (belirli bir servet sınırı) ulaşan Müslümanların, mallarının %2,5’ini ihtiyaç sahiplerine vermelerini emreder. Bu yönüyle, zekât; zekât hesabı, nisab, fakir, miskin gibi kavramlarla birlikte sıkça ele alınır.

İslam’da Zekâtın Yeri

Kur’an-ı Kerim’de Zekât:

“Namazı kılın, zekâtı verin…” (Bakara, 2:43)

Bu ayet, zekatın toplumsal ve bireysel önemini vurgular.

Hz. Muhammed (S.A.V.)’in Hadislerinde:

“Zekât, İslam’ın köprüsüdür.” (Buhari)

Bu hadis, zekatın hem bireysel hem de toplumsal refahın teminatı olduğunu ifade eder.

Sadaka ile Farkı:

Zekât, farz iken; sadaka gönüllü olarak yapılan nafile yardımlardır. Bu ayrım, İslam hukukunda önemli bir yer tutar.

Yapılandırılmış Veri: Kavramlar Tablosu

Kavram Açıklama
Farz Yapılması zorunlu ibadet
Nisab Zekât verme eşiği (örneğin 85 gr altın veya 150.000 TL)
Sadaka Gönüllü yardım, nafile ibadet

Zekât Verme Şartları

Zekâtın farz sayılabilmesi için belirli şartların sağlanması gerekmektedir. Bu şartlar, servetin ölçütü, geçerlilik süresi ve borçların düşülmesi gibi hususları kapsar.

Zekâtın Farz Olması İçin Gereken Şartlar

  1. Nisab Miktarı: Zekâtın farz olması için, müminin elinde en az 85 gram altın veya bunun parasal karşılığı bulunmalıdır. Güncel hesaplamalarda 2023 itibarıyla bu miktar yaklaşık 150.000 TL olarak belirlenmiştir.
  2. Havale Yılı (Zaman Şartı): Zekât verilecek malın üzerinden en az 1 yıl geçmiş olması gerekmektedir.
  3. Borçların Çıkarılması: Hesaplama yaparken, temel ihtiyaçlar ve ödenmemiş borçlar çıkarıldıktan sonra geriye kalan mal varlığının nisaba ulaşması gerekir. Böylece kişinin geçiminde ihtiyaç duyulan miktar hesap dışı bırakılır.
Mal Türü Nisap Miktarı
Altın 85 gram
Para Yaklaşık 274.077,66 TL (2025 verileri)
Ticaret Malı Yıllık kârın %2,5’i

Zekât Hesaplama Yöntemleri

Zekât hesaplama, sahip olunan mal türüne göre farklılık göstermektedir. Aşağıda, zekât hesaplaması için temel yöntemler ve adımlar detaylandırılmıştır.

Mal Türlerine Göre Zekât Hesaplama

  • Altın ve Gümüş:
    • Altın: 85 gram altın nisap değeridir. Üzerinde 1 yıl beklemiş altın için, toplam miktarın zekât’i zekât olarak hesaplanır.
    • Gümüş: Nisap değeri olarak 595 gram gümüş kullanılır. Gümüş sahipleri de benzer şekilde hesaplama yaparlar.
  • Para: Birikim tutarı nisabı aşıyorsa, birikimin 40’ta 1’i (yaklaşık zekât) zekât olarak verilir. Örneğin, 200.000 TL’lik birikimde 5.000 TL zekât verilir.
  • Ticaret Malları: Ticaret yapılan mal varlıklarında, yıllık kâr üzerinden zekât oranında zekât hesaplanır.

Adım Adım Zekât Hesaplama

  1. Toplam Varlığın Belirlenmesi: Sahip olduğunuz mal varlığını (para, altın, ticaret malları vb.) belirleyin.
  2. Borçlar ve Temel İhtiyaçların Çıkarılması: Borçlarınızı ve temel yaşam giderlerinizi hesaplayıp varlıklarınızdan çıkarın.
  3. Nisab Şartının Sağlanması: Kalan miktarın, belirlenen nisab miktarını aşıp aşmadığını kontrol edin.
  4. Zekât Oranının Uygulanması: Kalan miktarın %2,5’ini (hesaplanan tutar) ihtiyaç sahiplerine verin.

Online Araç Önerileri

  • Diyanet Zekât Hesaplama Aracı: Zekât hesaplamanızı kolaylaştırmak için Diyanet İşleri Başkanlığı’nın online hesaplama aracını kullanabilirsiniz.

Zekât Kimlere Verilir

Kur’an-ı Kerim’de zekâtın verilmesi gereken sekiz grup belirtilmiştir. Bu gruplar, fakir, miskin, borçlu, yolcu gibi ihtiyaç sahiplerini kapsamaktadır.

Kur’an-ı Kerim’de Belirtilen 8 Grup (Tevbe, 60. âyet)

  1. Fakirler: Temel ihtiyaçlarını karşılayamadıkları için desteklenmeleri gerekmektedir.
  2. Miskinler: Gelir elde edemeyen, yoksun durumda olanlar.
  3. Borçlular: Borçlarını ödeyemeyen ve acil desteğe ihtiyaç duyan kişiler.
  4. Yolcular: Memleketinden uzakta kalan, geçici ihtiyaç içinde olanlar.
  5. Zekât Görevlileri: Zekat işlemlerini yürüten görevliler.
  6. Yeni Müslümanlar: Dini bilgiyi yeni öğrenmeye başlayanlar.
  7. Kalplerin Yumuşatılması İçin: İslam’a yakınlaştırma amacıyla yapılan destekler.
  8. Özgürlük Mücadelecileri: İslam toplumunun kurtuluşu için mücadele edenler.

Zekat Kimlere Verilmez?

  • Akraba (üst soy/alt soy): Özellikle, eş, çocuk, anne-baba gibi yakın aile bireylerine zekât verilmez.
  • Verilebilecek Kişiler:
    • Fakir
    • Miskin
    • Borçlu
    • Yolcu
    • Diğer ihtiyaç sahipleri
  • Verilemeyecek Kişiler:
    • Eş, çocuk, anne-baba

Zekâtın Bireysel ve Toplumsal Faydaları

Zekâtın sadece mali bir ibadet olmanın ötesinde, bireysel arınma ve toplumsal huzurun sağlanmasına da büyük katkıları vardır. Aşağıda zekatın sunduğu faydalar detaylandırılmıştır.

Manevi ve Ruhsal Temizlik

  • Bireysel Arınma: Zekat, malın bereketlenmesi ve günahlardan arınma amacıyla yapılır. Dinimiz İslama göre, zekat veren kişinin malı temizlenir ve bereket kazanır.
  • Ruhsal Huzur: Yardımda bulunmak, gönül rahatlığı sağlar; bu da bireysel manevi tatmini beraberinde getirir.

Ekonomik ve Sosyal Denge

  • Ekonomik Denge: Toplumda servetin adil dağılımı, yoksulluğun azaltılmasına ve ekonomik dengeye katkı sağlar.
  • Sosyal Dayanışma: Fakir ve miskin gibi ihtiyaç sahiplerine yardım etmek, toplumsal dayanışmayı güçlendirir. Böylece toplumda huzur ve beraberlik artar.
  • Toplumsal Refah: Zekatın düzenli dağıtımı, sosyal adaletin ve toplumdaki eşitliğin sağlanmasında önemli rol oynar.

Hadis ve Ayetlerle Desteklenen Zekâtın Faydaları

“Zekât, (kişinin Müslümanlığının) bir delilidir…” (İbn Mâce, Tahâret, 5)

“Sadakanın en hayırlısı, ihtiyaç fazlası maldan verilendir.” (Ebû Dâvûd, Zekât, 39)

“Allah Resûlü’nü (s.a.v.) şöyle derken işittim: ‘Üzerinden bir yıl geçmeyen mal zekâta tâbi değildir.” (İbn Mâce, Zekât, 5)

“Allah’ın, zenginlerinden alınıp fakirlerine verilmek üzere mallarına zekâtı farz kıldığını onlara bildir.” (Buhârî, Zekât, 1)

“Namazı kılın, zekâtı verin.” (Bakara, 43)

Zekat Vermenin Faydaları

  • Bireysel Faydalar:
    • Manevi arınma ve bereket
    • Günahlardan temizlenme
  • Toplumsal Faydalar:
    • Ekonomik denge
    • Sosyal dayanışma ve huzur

Örnek Zekat Hesaplaması

Örnek Durum:

100.000 TL birikimi olan bir kişi, 1 yıl boyunca elinde bulunan bu parayı zekat vermeye hak kazanmıştır.

Hesaplama:

100.000 TL’nin %2.5’i = 2.500 TL

Yani, bu kişi 2.500 TL zekat vermelidir.

Hadis ve Ayetlerle Destek

“Zekât, (kişinin Müslümanlığının) bir delilidir…” (İbn Mâce, Tahâret, 5).

“Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve rukû edenlerle beraber siz de rukû edin.” Bakara / 43. Ayet

Zekat Yardımları ve Güvenilir Kurumlar

Türkiye’de ve dünyada zekatınızı güvenle ulaştırabileceğiniz birçok kurum bulunmaktadır. Bu kurumlar, hem İslam’ın prensiplerine uygun hem de şeffaf çalışma ilkeleriyle öne çıkarlar.

Zekat, İslam’ın beş şartından biri olarak hem bireysel manevi arınmayı hem de toplumsal adaletin sağlanmasını hedefler. Nisab miktarı, zekat hesabı ve dağıtım kriterleri gibi detaylar, zekatın hem İslam hukuku hem de ekonomik denge açısından ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Zekatın doğru hesaplanması ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması, toplumda refahın artması ve sosyal dayanışmanın güçlenmesi için vazgeçilmezdir.

Nasıl Bağış Yapabilirim?

Bağış yapmak için üç farklı yöntemi tercih edebilirsiniz:
1) Online Bağış
Sayfadaki "Online Bağış Yap" butonuna tıklayarak veya aşağıdaki bağış butonuna basarak bağış sayfasına yönlenebilir ve kredi kartınız ile hızlıca bağış yapabilirsiniz.

2) Banka Havalesi / EFT
Açıklama kısmına "Zekat Bağışı ve telefon numaranızı (5xx şeklinde)" yazarak, "Hesap Numaralarımız" butonuna tıklayıp çıkan hesap numaralarına bağışınızı gerçekleştirebilirsiniz.

3) Telefon ile Bağış
(0850) 777 33 44 numarasını arayarak yetkili arkadaşımız ile görüşerek veya yönlendirmeleri doğrultusunda bağışınızı tamamlayabilirsiniz.

Foto Galeri

Sıkça Sorulan Sorular

Toplam mal varlığınızı belirleyin, borçlar ve temel ihtiyaçlarınızı çıkarın. Kalan miktar, belirlenen nisab miktarını aşıyorsa, o miktarın %2.5’ini zekat olarak verin.
Zekat, malınız üzerinde 1 yıl geçtikten sonra verilmeye başlanır. Yani, servetinizin hazıra ulaşması durumunda zekat vermeniz farzdır.
Evet, ancak hac öncesinde zekat borcunun ödenmesi gerekmektedir. (Diyanet İşleri Başkanlığı verilerine göre)
Havaic-i asliye, kişinin yaşamsal gereksinimlerini karşılaması için zorunlu olan temel maddi varlıkları ifade eder. Fıkhi değerlendirmelerde, malın zekâta tabi tutulabilmesi için kişinin ve bakmakla yükümlü olduğu aile bireylerinin temel ihtiyaçlarını aşan miktarda mal sahibi olması gerekmektedir. Bu temel ihtiyaçlar; nafaka, barınma, giysi, ev eşyası, borçların ödenmesi, iş ve meslekle ilgili aletler gibi unsurları kapsar.
Eğer temel ihtiyaçlar (örneğin; ev, ev eşyası, giysi, ulaşım aracı ve yiyecek) için ayrılmış ve bu konuda sözlü veya yazılı taahhütte bulunulmuşsa, bu paralar zekât kapsamına alınmaz. Ancak, böyle bir taahhüt yoksa; mal nisap miktarına ulaştıktan ve üzerinden bir yıl geçtikten sonra zekât ödenmesi gerekir.
Zekâtın esas amacı, mükellefin üzerine düşen mali sorumluluğu yerine getirmesidir. Bu nedenle, zekâtı bir seferde ödeyebileceğiniz gibi, imkanlara bağlı olarak taksitle ödeme de yapabilirsiniz.
Tarım ürünlerinden verilen zekâta öşür denir. “Yağmur ve nehir sularıyla sulanan toprak mahsullerinde onda bir; kova ile sulananlarda ise yirmide bir vardır.” (Buhârî, Zekât, 55) Öşür, hem ayni (ürün şeklinde) hem de nakit olarak verilebilir. Siz de öşürünüzü nakdi ya da ayni bağış şeklinde İyilik Derneği aracılığıyla iletebilirsiniz.
Ticaret mallarının zekâtı, malın güncel değeri üzerinden hesaplanarak nakit olarak ödenebileceği gibi, malın kendi cinsinden ifa edilebilir. Bu durumda, ticaret malının değeri esas alınır.
Büluğ çağına erişmemiş, akıl ve irade sahibi olmayan kişiler dinî mükellefiyet kapsamına girmez. Ancak, zengin çocukların malında fakirlerin hakkı bulunduğu için, veli veya vasiler tarafından bu mallardan zekât ödenmesi gerekmektedir. Kur’an-ı Kerim’de “Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır” (Zâriyât, 51/19) buyrulmaktadır.
Geri ödeneceği kesin olan alacaklar, her yıl alacaklı tarafından zekâtı ödenmelidir. Alacak tahsil edilmeden önce zekât ödenmemişse, tahsil edildikten sonra geçmiş yıllara ait zekâtların da ödenmesi gerekir. İnkâr edilen veya geri alınma ihtimali olmayan alacaklar ise zekât kapsamına alınmaz; ancak sonradan ödenirse, o tarihten itibaren zekât mükellefi olur.
Kendi şahsına ait ayrı malı bulunan ve zekât şartlarını taşıyan her birey, babasıyla birlikte yaşamış olsa dahi zekât ödemekle yükümlüdür. Eğer mal varlıkları ortak kazanım şeklinde toplanmışsa, tasarruf yetkisine sahip olan kişi zekât mükellefi kabul edilir.
Ödeme güçlüğü yaşayan borçlunun, kendisine zekât verilebilecek kişilerden alacağı varsa, bu alacaklar zekât miktarından mahsup edilebilir.
Vergi, vatandaşlık görevi kapsamında devlet tarafından alınan bir gelir iken, zekât dinî bir ibadettir. Mükellefiyet, temel gaye, oran ve kullanım alanları bakımından vergi ile zekât arasında farklar bulunur. Dolayısıyla, devlete ödenen vergiler zekât yerine geçmez; zekât ayrı olarak ödenmelidir.
Odun, kamış (şeker kamışı hariç) ve ottan başka topraktan elde edilen mahsuller, nisap miktarına ulaştığında zekâta tabidir. Ayrıca, şu ayetler doğrultusunda mahsulün zekâtı hesaplanır: “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan infak edin...” (Bakara, 2/267) “Çardaklı ve çardaksız (üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan O’dur. Herbiri meyve verdiği zaman meyvesinden yiyin. Devrilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (En’am, 8/141) Toprağın doğal yollarla sulanması durumunda mahsulün 1/10, ek masraf veya ek emekle sulanıyorsa 1/20 oranında zekât hesaplanır.
Zekât, doğrudan elden teslim edilebildiği gibi, vekâlet veya havale yöntemiyle de ödenebilir. Önemli olan, zekâtın ihtiyacı olan kişilere ulaşmasıdır.
Malın zekâtı, kendi cinsinden ifa edilebildiği gibi, değer üzerinden de ödenebilir. Ancak fakirin yararına olacak şekilde, değeri üzerinden ödeme yapmak tercih edilir.
Kocası vefat etmiş üvey anneye, büluğ çağına erişip evden ayrılmış üvey çocuklara ve üvey babaya, fakirlik halleri mevcutsa zekât verilebilir. Bu kişiler, zekât verenin doğrudan bakmakla yükümlü olduğu kimseler arasında sayılmaz.
Altın ve gümüş dışındaki ziynet eşyaları zekât kapsamına alınmaz. Ancak, altından veya gümüşten yapılmış ziynet eşyaları, gerekli şartları taşıdığında (örneğin 80.18 gr. veya daha fazla ağırlık ve üzerinden bir yıl geçmişse) zekât ödenir.
Fakir olan damada zekât verilebilir. Ancak, kişinin kocasının bakmakla yükümlü olduğu gelinine doğrudan zekât vermek, dolaylı olarak oğluna zekât vermekle eşdeğer görüldüğünden, doğrudan ödeme yapılması uygun değildir.
Bir şirketin ortağı, şirketin duran varlıkları dışındaki dönen varlığından, kendi hissesine düşen miktarın nisap miktarına ulaştığı ve üzerinden bir yıl geçtiği durumda zekâtını ödemekle yükümlüdür. Üretim aletleri gibi duran varlıklar zekâttan muaf tutulurken, ticari mal varlığı üzerinden %2,5 oranında zekât hesaplanır.
Zekâtı veren mükellef, zekâtı teslim ettiği kişinin uygunluğunu araştırmalıdır. Eğer sonradan, verilen kişinin zekât verilebilecek durumda olduğu anlaşılırsa, zekât geçerli sayılır. Aksi takdirde, gerekirse yeniden ödeme yapılmalıdır.
Zekât, Tevbe suresinin 60. ayetinde belirtilen kategoriler dışındaki kişilere verilmelidir. Ayrıca, zekât mükellefleri; ana, baba, büyük ana, büyük babalar, oğul, oğlun çocukları, kız, kızın çocukları ve Müslüman olmayan kişiler arasında zekât alışverişi yapılmaz.
Kayınvalide ve kayınpeder, kişinin bakmakla yükümlü olduğu kişiler arasında yer almadığı için, eğer fakir durumdaysalar, kendilerine zekât verilebilir.
İyilik Derneği’nin değerlendirmesine göre, zekât ve fitre, kişinin sınıfına ya da mesleğine bakılmaksızın, temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ve başka mal varlığı bulunmayan kişilere verilebilir.
Sadaka, zekâttan daha geniş bir kavram olarak, Allah rızası için gönüllü yapılan tüm bağış ve infakları kapsar. Sadaka, hem bireysel hem de toplumsal yardımlaşmanın önemli bir parçasıdır.
Altının ayarı fark etmez; farklı ayarda olan altınlar toplam ağırlıkları 80.18 grama ulaştığında ve diğer şartlar sağlandığında zekâta tabidir. Bu durumda, farklı ayardaki altınların değeri üzerinden %2,5 oranında zekât hesaplanır.
Sadaka-i cariye, süreklilik arz eden ve uzun vadede hayır akışı sağlayan bağışlardır. Örneğin; cami, sebil, çeşme, köprü, medrese gibi hayrı tesislerin yapımında ve desteklenmesinde yapılan bağışlar sadaka-i cariye kapsamındadır.
Bir Müslüman’ın zekât vermekle mükellef olabilmesi için hür, akıl sahibi, büluğ çağına erişmiş olması; borç ve temel ihtiyaçlarını aştığı artıcı nitelikte mal varlığına sahip olması ve bu malın üzerinden bir yıl geçmesi gerekmektedir.
İyilik Derneği aracılığıyla yapılan bağışlar, sadaka ya da sadaka-i cariye kapsamında değerlendirilir. Bu sayede, bağışçıların ecirleri artarken, yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaşması sağlanır.
Nisap, zekât, fitre ve kurban gibi ibadetlerde öngörülen asgari zenginlik ölçüsüdür. Kişinin borçlarından ve temel ihtiyaçlarından fazlasına sahip olması durumunda, bu mal varlığı üzerinden zekât veya fitre vermek zorunlu hale gelir. Hadislerde belirtilen nisap miktarları; 80.18 gr altın veya eşdeğer değerde para ya da ticaret malı; 40 koyun veya keçi, 30 sığır ve 5 deve şeklindedir.
Zekât hesaplamanızı doğru ve hızlı yapabilmeniz için İyilik Derneği’nin zekât hesaplama sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Sadaka-i fıtır, borç ve temel ihtiyaçlarını aştıktan sonra nisap miktarına ulaşan her Müslüman’a vaciptir. Zekâttaki gibi, burada da belirlenen zenginlik ölçüsü esas alınır; ancak malın artıcı olması veya üzerinden bir yıl geçmesi şartı aranmaz.
Kendi mesleğinizin icrası için gerekli olan araç, gereç, makine ve malzemeler temel ihtiyaç kapsamında değerlendirilir ve bu nedenle zekât ödenmez. Ancak ticari amaçla alınıp satılan malzemelerin zekâtı ödenmelidir.
Sadaka-i fıtır, Ramazan Bayramı’nın birinci günü tan yerinin ağarmasıyla vacip olur. Ramazan ayı içerisinde de verilebilir; fakat fakirlerin bayram ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla, bayramdan önce ödenmesi tercih edilir. Bayram sabahına kadar ödenmediyse, bayram günlerinde tamamlanmalıdır. Geciken fitreler, mümkün olan ilk fırsatta ödenmelidir.
Zekâtın farz olması için, mükellefin malının nisap miktarına ulaşması ve üzerinden bir kameri yıl geçmesi gerekmektedir. Ancak, mükellef olan kişi dilerse, vakti gelmeden de zekâtını verebilir.
Hadislerde, sadaka-i fıtrın miktarı; arpa, hurma veya üzümden bir sâ’ (yaklaşık 2.917 gram) ve buğdaydan yarım sâ’ olarak belirlenmiştir. Bu uygulama, o dönemin ekonomik koşulları ve beslenme alışkanlıkları göz önüne alınarak tespit edilmiştir. Günümüzde, bir fakirin bir günlük normal gıda ihtiyacını karşılayacak miktar, aynî gıda yardımı şeklinde verilebileceği gibi, eşdeğer nakit olarak da ödenebilir. Fakirin yararına olan yöntemi tercih etmek daha uygundur.
Ticaret malları, borç ve temel ihtiyaçların ötesinde elde edilen mal varlığı kapsamında değerlendirilir. Bu mallar, elde edilişlerinin üzerinden bir yıl geçtiğinde ve nisap miktarına ulaştığında, mevcut değeri üzerinden %2,5 oranında zekât ödenir. Hesaplama, gelecekte elde edilecek kârdan ziyade mevcut sermaye esasına göre yapılır.
Ülke ve bölgelere göre geçim standartları farklılık gösterdiğinden, fitre miktarı mükellefin yaşadığı bölgedeki günlük normal gıda ihtiyacını karşılayacak tutar üzerinden belirlenmelidir.
Zekât ve fitre, Kur’an-ı Kerim’de belirtilen kriterler doğrultusunda; fakirler, düşkünler, esaretten kurtulacaklar, borçlu olanlar, Allah yolunda mücadele edenler, yolda kalmışlar, zekât toplayıcıları ve kalpleri İslam’a ısındırılmak istenen kişiler olmak üzere verilir (Tevbe, 60).
Sadaka-i fıtır yükümlülüğü, tıpkı diğer ibadetlerde olduğu gibi zamanında yerine getirilmelidir. Eğer ödenmezse, mümkün olan en kısa sürede telafi edilmesi gerekmektedir.
İyilik Derneği gibi güvenilir hayır kurumlarına yapılan zekât ve fitre ödemeleri, ilgili ibadetlerin esasına uygun olarak, Tevbe suresinin 60. ayetinde belirtilen alanlara ulaştırılır. Bu şekilde, zekât ve fitre, ihtiyaç sahiplerine eksiksiz şekilde dağıtılır.
Sadaka-i fıtır, yalnızca zekât verilebilecek kişilere yöneliktir. Zekât verilemeyecek kişiler için sadaka-i fıtır da uygun görülmez.
Zekât, farz olduğu andan itibaren ödenmesi gereken bir ibadettir. Belirli bir ay veya Ramazan ayı beklenmeden, mükellef olunan andan itibaren en kısa sürede zekâtın ifası sağlanmalıdır

İlgili Haberler